Kapadokya çeşitli büyüklükte 150-200 yeraltı şehri arasında en çok bilinen yerlerinden biri olan Kaymaklı yeraltı şehri, M.Ö.3000 yılına kadar dayanan bir geçmişe sahiptir. Antik kaynaklarda eski adı “Enegüp” olarak geçmekte olan Kaymaklı yeraltı şehri, Nevşehir’e 20 kilometre uzaklıktadır. 1964 yılında ziyarete açılan yeraltı şehri 8 katlı olmasına rağmen sadece günümüzde 4 katı gezilebilmektedir. En yoğun şekilde Bizans döneminde kullanılan yeraltı şehirleri, Kapadokya’ya gelen değişik topluluklar tarafından devamlı olarak genişletilmiş ve bir önceki arkeolojik kültürün izleri yok edilerek bugünkü halini almıştır.
Bir toplumun geçici yaşayabilmesi için her türlü olanağa sahip olan yeraltı şehirleri dar koridorlardan oluşmaktadır. Günümüzde gezerken uzun boylu insanların zorlanacağı bu yer altı şehirlerinin ilk katında, o dönemlerde ahırlar mevcutmuş. İlk katta bulunmasının sebebi ise, koridorların dar oluşu ve en önemlisi hayvanları aşağıya inişinin zor olacağı düşüncesidir. Ahır duvarları kabaca oyulmuştur ve duvarların alt kısımlara hayvanların yem yiyebileceği oyuklar ve hayvanları bağlamak için birer delik yapılmıştır. Ahırlar aynı zamanda bir çok koridorla bağlantısı olan kilise ve yaşam alanlarına geçişi sağlamaktaydı. Bu sürgü kapılar yaklaşık 1,5-2 metre çapında ağırlıkları yaklaşık 500 kilogramdır. Büyük çoğunluğu yerlerinde kesilerek yapılan kapıların en önemli özelliği sadece içeriden açılabilmeleridir. Bunun nedeni ise bir saldırı anında kendilerini savunabilecek zamanı yaratmaktır. Aynı zamanda yörede bulunan hemen hemen her evin altında bu yeraltı şehirlerine gizli geçitlerin olduğu ve diğer yeraltı şehirleriyle bağlantısı olduğundan söz edilmektedir
ancak bu durumu kanıtlayacak henüz net bilginin olmamasıdır.
Gerek yazın gerekse kışın ılık olan yeraltı şehirlerinin diğer yapıları, üzümlerin kolay taşınması için üst katlara konumlandırılan şırahaneler ve mutfaklardır. Yöreden toplanan üzümler, şırahanelere getirilir ve burada çeşitli işlemlerden geçirilerek şırahanelerde saklanırdı. Mutfak sayıları göz önüne alındığında her ailenin bir mutfağı olmadığı, mutfakları ortaklaşa kullandıkları ortaya çıkmaktadır. Bugün Kapadokya kasaba ve köylerinde de hala kullanılan “tandır” adı verilen pişirmeye yarayanocaklar bulunmaktadır. Günümüzde de bu tarz yapılar hala kullanılmaktadır. Ayrıca mutfaklarda erzakları saklamak için küçük küçük odalar mevcuttur. Yeraltı şehirleri hem havalandırma hemde iletişim için 5-10 santimetreyi geçemeyen haberleşme delikleri açılmıştır. Aynı zamanda bu delikler bir su kuyusuna bağlanmaktadır. Bazı su kuyularının düşmanın buraya zehir atmaması için yeryüzüyle bağlantısı bulunmamaktadır.
Şırahane ve mutfaklar hakkında gerekli bilgileri paylaşıp ikinci katla gezimizi sürdürdüğümüzde, burada sizleri tek nefli 2 apsisli Kilise karşılamaktadır. Apsislerin önünde vaftiz taşı ve kenarlarda oturma taşları mevcuttur. Kilise görevlileri için yapıldığı düşünülen yan odada ise mezarlık olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Fakat bu durumu doğrulayacak net bir bilginin olmadığıdır. Yeraltı şehrinin en önemli katları üçüncü ve dörtüncü katlardır. Bu katlarda, çok sayıda erzak deposu bulunmakla birlikte yaşam alanları bu katlardadır. Üçüncü katta ki en ilginç şey; bakır cevherini öğütmede kullanılan andezit taşının oluşudur. Bu taş dışarıdan getirilmeyip yeraltı şehrinin inşası esasında açığa çıkan tüflerin altındaki andezit lavlardandır. İhtiyaç duyulduğu için 57 adetkırma, ezme çukuru mevcuttur. Yeraltı şehirlerini gezmek Kapadokya’nın en özel deneyimlerinden biri olmakla birlikte Kaymaklı yeraltı şehrini gezmenizi ve etrafında bulunan Rum evleri önünde çekeceğiniz özel fotoğraflarla güzel vakitler geçireceğinizin garantisini verebiliriz.