Günümüzde Alanya’nın simgelerinden biri haline gelen Alanya Kalesinin ilk kuruluş tarihi ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmiyor. Kale’den ilk söz eden M.Ö. 7.yüzyılda coğrafyacı Scylax’dir. Kentin bilinen en eski adı Korakesium’dur. Bizans döneminde ise Kalanoros ismi verilmiştir. 13.yüzyılda Anadolu Selçuklu Hükümdarlarından 1. Alaaddin Keykubat’ın (1200-1237) kaleyi alması ile şehrin ismini Alaiye olarak değiştirmiştir. 1935 yılında kenti ziyaret eden Atatürk ise Alaiye ismini Alanya olarak değiştirmiştir.
Selçuklu Sultanı 1.Alaaddin Keykubat kaleyi aldıktan sonra adına bir saray yaptırmıştır. Selçuklular başkent Konya’nın yanı sıra Alanya’yı ikinci bir başkent ve kışlık merkezi olarak kullanarak imar faaliyetlerinde bulunmuşlardır.
Birazda kaleden bahsetmek gerekirse ; 6 kilometrelik uzunlukta surlarla ve 10 hektarlık bir yarım ada üzerine kurulan Kale, Dış kale, İç kale ve Orta Kale olmak üzere 3’e ayrılır. Kapılar, kitabelerle süslenmiştir. Kalenin 83 kulesi ve 140 burcu vardır. Orta çağda surların içine yerleşmiş kentin su gereksinimin sağlamak için 400’e yakın sarnıç yapılmıştır. Sarnıçların bazıları hala günümüzde de kullanılmaktadır.
Kaleden de rahatlıkla gördüğümüz Tersane ise güneş ışığından en fazla yararlanılacak şekilde yapılmıştır. Kemerli 5 gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56 metre, derinliği ise 44 metredir. Tersanenin giriş kapısındaki bir yazıt, Alaaddin Keykubat’ın armasını taşır ve rozetlerle süslüdür. Tersanenin bir yanında mescit öteki yanında muhafız odası bulunur. Tersaneye Kızıl Kule’nin yanındaki surlardan yürüyerek ulaşılabilir.
Tersane’nin bitişiğinde denizden 10 metre yüksekliğinde bir kayaya tersaneyi korumak için taştan inşa edilen 3 katlı ve dikdörtgen planlı yapıda bir Tophane vardır. Aynı zamanda burada savaş gemileri için top döküldüğü bilinmektedir.
Zamanının ünlü seyyahları, tarihçileri ve denizcileri eserlerinde kentten bahsetmektedir. Birçok yapıyı içinde barındıran Kaleye arabayla, Alanya Belediyesinin şehir merkezinden birkaç sene önce aktif ettiği Teleferikle ve şehir minibüsleriyle çıkmak mümkündür. Alanya’nın sembolü haline gelen Kızıl Kule ve Alanya Kalesini görmeden Alanya’dan ayrılmayın derim.